Yeni bir iş kurmak, marka oluşturmak ve varolmaya devam etmek günden güne zorlaşıyor. Özellikle pandemi etkilerinin devam ettiği günümüzde. Bu süreçte yaptığınız işin tutmasını sağlamak ve markanızın fark yaratıp, yoluna devam etmesi için sanırım en ekonomik ve etkili yol bu aralar ‘’alanını daraltmaktan’’ geçiyor.
Covid-19 sürecinde özellikle internet (site, sosyal medya vb) kullanımımız ciddi şekilde arttı. Hepimizin radarına illaki bir şeyler takılmıştır. Benimde farklılaşma, pazarlama ile ilgili radarıma takılan işler oldu. Buyrunuz iyi okumalar
Geçenlerde severek takip ettiğim blogger ve youtuber olan Deniz Pehlivan’ın, ‘’Bir Hayalin Peşinde’’ adlı youtube kanalını izliyordum. Londra’da ki izlenimlerini anlattığı bir videosunda, pazarlama açısından dikkatimi çeken bir yer oldu. Londra’da ki bazı cafe, restaurant vb. yerler duruma göre farklı fiyatlandırmalar uyguluyormuş. Şöyle ki;
Çevremizde çok şey pazarlanıyor. Ev, araba, tv, akıllı telefon, kıyafet, kahve, hizmet bi dünya şey.
Bazı şeyler için bunun da pazarlaması yapılır mı? diye akıllara gelen fakat uygulamaya geçilmeyen yada hiç akıllara gelmeyen şeyler.
Mesela bir ‘’taş parçası’’
Bankanızın bir ürünü ile sorun yaşıyorsunuz, çok acil etli kanlı canlı bir müşteri temsilcisine bağlanmak istiyorsunuz. Aradınız, şunun için 1’e bunun için 2’ye bla bla bla Oradan oraya savrulma vs.
Anne kızlık soyadı’nın bilmem kaçıncı harfi içi yapılan pazarlıklar, bin bir türlü güvenlik adımları falan belki de niye aradığınızı bile unuttunuz, hangi yıldayız? Cem Yılmaz misali 🙂