Çevremizde çok şey pazarlanıyor. Ev, araba, tv, akıllı telefon, kıyafet, kahve, hizmet bi dünya şey.
Bazı şeyler için bunun da pazarlaması yapılır mı? diye akıllara gelen fakat uygulamaya geçilmeyen yada hiç akıllara gelmeyen şeyler.
Mesela bir ‘’taş parçası’’
Geçen yaz yapmış olduğum Orta Avrupa turunda Berlin’de 3 gün kalma fırsatım oldu. Berlin’e gelen her turist gibi bu kısa sürede şehrin önemli noktalarını ve sokaklarını keşfetme derdine düştüm. Tam da bu noktada hediyelik eşya satan dükkanlarda bazı taş parçalarının pazarlanıp, satıldığını gördüm.
Bunlar yıkılan Berlin duvarının parçalarıydı (kime sorsam berlin duvarının orijinal parçası olduğunu söyledi ne kadar doğru, net bilemiyorum. Sadece üzerindeki boyaların sonradan olduğunu öğrendim)
Bu parçaları özel olarak boy boy masanızda veya düz yüzeyde duracak şekilde yada anahtarlık, magnet vb. hediyelik eşya şekillerinde yada büyük bir bloğu kıra kıra kilo ile normal doğal haliyle pazarlayıp satma yoluna gitmiş almanlar. Ve bence çokta ucuz sayılmayacak bir tutara (fiyatlar hediyelikte yaklaşık 10 euro’dan başlıyordu). İlk gördüğümde bana çok enteresan gelmişti böyle bir şeyin pazarlanıp, satılıyor olması. Fakat pazarlama kafası ile düşündüğümde bu farklı ve önemli bir hamleydi. Yani aslında insanlar burada bir taş parçasından çok bir tarih satın alıyorlar. Yada o tarihin bir parçası oluyorlar. Teoride gayet etkileyici.
Yani bizim ülkemizde olsa belki bu duvar yıkıldıktan sonra parçaları bir bölgede boşluk doldurma, hafriyat tarzı vb. uygulamalarda kullanılıyor olurdu. Yani burada bir tarih saklı. Dünya için önemli bir olaydan geriye kalan bir şeydir, şimdi biz bunu insanlara pazarlayıp bundan kazanç elde edelim diye düşünüleceğini sanmıyorum.
Zaten marka şehir olmak, yılın her mevsimi insanları oralara çekebilmek sadece doğal güzelliklere sahip olmaktan geçmiyor. Bu esnafından, taksicisine, orada yaşayan halktan, siyasetçisine kadar uzanan derin bir konu.
Umarım Berlin duvarı taşı pazarlaması gibi fark yaratacak örnekler bizim ülkemizde de zaman içinde görebiliriz.
Bu düşünce yapısı ile olaya markalar tarafından bakarsak. Bence pazara yeni girecek küçük markalar artık bilindik markaların hükümdarlığını ilan ettiği, zorlu pazarlara girmekten çok. Daha az bilindik, niş kabul edilen alanlara oynamalılar. Ya da bu niş alanı kendileri yaratmalılar. Bu üründe de olabilir, daha önce başkaları tarafından sunulmuş bir hizmeti, hiç denenmemiş bambaşka bir formda sunan bir hizmetle de.
NOT:
Berlin duvarı hakkında detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar-detay.php?id=75
Yıkılış videosuna da buradan https://www.youtube.com/watch?time_continue=6&v=zmRPP2WXX0U
Bu arada duvarın bir kısmı halen duruyor. Üzerinde çeşitli sanatçıların grafitileri mevcut. East side gallery adında sergilenmektedir.
Ali Emre SÜSLÜ
Bana, Fanta’ya sarı kola diyen adamın basit düşünce yapısını ver Allahım…